TCG Atılay Faciası

TCG ATILAY
NA [Public domain], via Wikimedia Commons


Tarih: 14 Temmuz 1942

Bölge: Çanakkale, Mortu Koyu

 14 Temmuz 1942 tarihinde dalış yapan ve bir daha gün yüzüne çıkamayan Türk hücum denizaltısıdır. TCG Atılay, Taşkızak Tersanesi’nde inşa edilmiş ve 1939 yılında Donanma Komutanlığı listesinde yer alarak hizmete girmiştir. 80 metre boya ve 52 kişilik mürettebata sahip denizaltının, maksimum hızı 12km/sa’dır. Türkiye tarihinde, dalıştayken batan ve can kaybına neden olan ilk Türk denizaltısıdır. Bu olay tarihe Atılay faciası olarak geçmiştir.

 Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’nın eşiğindeyken, yaşanan bu olay tüm ülkeyi yasa boğmuştur. Türkiye 38 vatan evladını, bir zamanlar atalarımızın kanlarıyla savundukları Çanakkale Boğazı’nda kaybetmiştir.

OLAY NASIL GERÇEKLEŞTİ

 Denizaltılar, 2. Dünya Savaşı öncesi ortaya çıkmış ve oldukça yeni bir araçtı. Bu yüzden sürekli yeni sistemler ekleniyor, denizaltılar geliştiriliyordu. TCG Atılay’a da yeni sistemler eklenmiş ve bu sistemlerin denenmesi için Donanma Komutanlığı tarafından istenmişti.

 TCG Atılay, saat 14.30’da Çanakkale’nin Mortu Koyu’nda boğazın sularına daldı. Ancak Binbaşı Sadi Gürcan komutasında dalışa geçen Atılay bir daha su yüzeyine çıkamadı.

 Görev süresince bir emniyet botu denizaltıyı yüzeyden takip etmekle görevlendirilmişti. Ancak hava şartlarının kötüleşmesi nedeniyle takip yarıda kaldı. Atılay tek başına göreve devam etmek durumundaydı. Ancak saatler geçmesine rağmen, denizaltıdan haber alınamıyordu. Bu durum üzerine Donanma komutanı ve ihbar istasyonu komutanı derhal bir arama başlattı. Atılay’ın dalış yaptığı günün gecesi, saat 20.30 sularında denizaltının battı şamandırası bulundu. Şamandırada bulunan telefon çalışıyor, ancak denizaltıdan herhangi bir cevap alınamıyordu. İhbar istasyonu komutanı Fatih Karayel, denizaltı ile iletişimde bulunamamıştı.

TCG ATILAY
NA [Public domain], via Wikimedia Commons
 52 yıl sonra Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı’nın da desteği ile TCG Atılay için aramalar tekrar başlatıldı ve denizaltının yeri tam olarak tespit edilebildi. Atılay, Çanakkale Boğazı’ndan 5-6 kilometre açıkta, Marmara Denizi’nin 68 metre derinliğinde bulundu.

 Derhal enkaza dalış için gerekli hazırlıklar yapıldı. Türk mühendisleri tarafından özenle üretilmiş TCG Atılay’ın hangi sebepten dolayı battığı uzmanlar tarafından yıllardır merak ediliyordu. Ve dalış sonunda uzmanlar, birtakım cevaplara ulaşacaktı. Dalış gerçekleşti, Atılay dikkatle izlendi ve gövdesinde yaklaşık 1,5 metre çapında delik tespit edildi.

 Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul’u İtilaf Devletlerinin savaş gemilerinden korumak amacıyla, Çanakkale Boğazı’na birçok deniz mayını döşenmişti. TCG Atılay bu mayınlardan birine çarpmış ve gövdesi büyük hasar almıştı. Uzmanların büyük bir kısmı, denizaltının bu nedenden dolayı battığını düşünmektedirler.

DENİZALTI FİLOSU KOMUTANLIĞI’NIN KAZA SONRASI RAPORU

 Atılay battıktan kısa bir süre Denizaltı Filosu Komutanlığı’nın, Donanma Komutanlığı’na sunduğu raporda şunlar yazmaktadır:
  •          Atılay akıntılı bir mahalde uzun süren bir dönüş müddetince akıntı tesiriyle, herhangi bir suretle kirletme şeklinde antenli mayın atılmış bir sahaya girmiştir.
  •          Atılay bu sahada bir antenli mayın patlaması neticesinde büyük bir yara veya yaralar alarak; veya personelin ani ölümü neticesinde, sevk ve idareden mahrum kalarak batmıştır.
  •          Atılay’ın bulunduğu derinliğin 80 metre civarında oluşu, gerek personelin ve gerekse mürettebatın kurtarılmasına imkan vermemiştir.

DENİZALTININ İSİM BABASI

ATATÜRK'ün Celal BAYAR'a gönderdiği not 
NA [Public domain], via Wikimedia Commons
 Atılay ve benzer üç denizaltıya ismini veren kişi, Mustafa Kemal ATATÜRK’tür. Atatürk’ün, dönemin başbakanı Celal Bayar’a gönderdiği notta şöyle yazmaktadır:

“Yeni dört denizaltı gemimiz için bildirdiğimiz isimler şunlardır: Saldıray, Batıray, Atılay, Yıldıray. Bunların manalarını izaha bile hacet olmadığı kanaatındayım. Manaları; Türkçe olan bu kelimelerin kendisindedir. Yani; saldıran, batıran, atılan, yıldıran.”

İZİNLİ OLDUĞU İÇİN FACİADAN KURTULAN ERİN SÖZLERİ

 Denizaltının görev için dalacağı gün izinli olan Ahmet Bağdat’ın (2000 yılında vefat etmiştir), 1995 yılında Milliyet gazetesine yaptığı açıklama şöyledir: “Denizaltı mayına çarpmış olsaydı, denizin üzerinde yağ ve mazot olurdu”. Ancak denizin oldukça akıntılı olmasından dolayı “Akıntı, yağ ve mazotu hızla dağıtıp yok edebilir miydi?” sorusu bu açıklamayı gölgede bırakmaktadır.

 Denizaltının yerinin tam olarak tespit edilmesi ve gövdesinde bulunan delik, bu ifadeyi neredeyse tamamen çürütmüştür.

 Son olarak demeliyim ki; Türkiye, 38 gencecik vatan evladını ve Türk mühendisleri tarafından özenle üretilmiş denizaltısını kaybetmiştir. Faciada hayatını yitirmiş tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.

KİTABIMIZ YAYINDA

"Tarih Nehri: Zamanın İzinde" kitabımız D&R, idefix ve Google Play Kitaplar'da yayında. 

☪ Tarih ve mitoloji konularının yer aldığı kitap, bize Anadolu'nun kapılarını açan ve Sultan Alparslan'ın komutanların komutanı olduğu Malazgirt Savaşı ile son buluyor.

☪ "Fiziksel olarak yorgun ve sayıca az olsa da Türk ordusu, bu şanlı komutanın ardından gidecekti. "
☪ "...Tüm ordu bu emirle birlikte şehitlik yolunda konum aldı."
Kitap Hakkında:
► Kitap Adı: Tarih Nehri: Zamanın İzinde
► Sayfa Sayısı: 166 sayfa
► Dili: Türkçe
► Format: epub ve pdf

 Nerelerden satın alabilirsiniz?  


→ Güzel ve mutlu günler geçirmeniz dileğiyle, sağlıcakla kalın ©
    ☼ Yazı ile ilgili fikirlerinizi yorumda belirtmeyi unutmayın, keyifli okumalar.




    3 yorum:

    1. Harika bir yazı olmuş, elinize sağlık. Allah şehitlerimize rahmet eylesin.

      YanıtlaSil
    2. Yazınız harika... Şehitlerimizin ruhu şad olsun

      YanıtlaSil